Bölüm Hakkında
Uzm.Dr. Gözde DAĞISTAN ; Ağrı her insanın hayatı boyunca şu veya bu şekilde karşı karşıya kaldığı bir deneyimdir. Ağrının tanımı Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilâtı tarafından 1979 yılında şu şekilde yapılmıştır:
"Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, organik bir nedene bağlı olan veya olmayan insanın geçmişteki tüm deneyimlerini kapsayan, hoş olmayan bir duyudur".
Ağrı subjektif bir duyudur, kişiye özgüdür. Ağrıyı değerlendirmek için en iyi yol hastanın ifadesine güvenmek ve hastanın ağrısını ciddiye almaktır. Çünkü ağrıyı çeken hastanın kendisidir ve bu ağrı hastanın yaşam kalitesinin bozulmasına yol açmaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı ağrılı hasta değerlendirilirken her hastanın ağrısı kendine özgü olarak değerlendirilmeli ve buna göre yaklaşım belirlenmelidir.
Ağrı Kliniği
Günümüzde ağrı iki grupta incelenmektedir. Birincisi; çeşitli hastalıkların habercisi olarak karşımıza çıkan akut (iveğen) ağrıdır. Akut ağrı bir hastalık belirtisidir. Çoğu kez vücutta var olan bir doku hasarının habercisidir. Varlığı ile vücutta bir bozukluk olduğuna işaret eder ve hastanın hekime başvurmasını sağlar. Bazen kas iskelet sistemindeki bir hasarın ya da mekanik bir problemin, bazen romatizmal bir hastalığın, bazen iltihabi bir durumun hatta bazen de kanserin habercisi olarak görülebilir. Bu durum hastanın ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesini gerektirir. Çeşitli laboratuar testleri ve radyolojik incelemeler de tanıya ulaşmada çok yardımcı olacaktır. Tüm bu yöntemlerle doğru tanı konulmalı, en uygun tedavi uygulanmalı ve geri dönülmesi mümkün olmayan sonuçların doğması önlenmelidir.
İkinci grup ağrılar ise kronik (süreğen) ağrılardır. Kronik ağrılar 6 aydan (bazı durumlarda 3 aydan) uzun süren ağrılardır. Hasta gücünü, etkinliğini yitirir. Bu durum çoğu kez hastanın depresyona girmesine yol açar. Depresyon kişiyi daha duyarlı hale getirir, ağrı eşiğini düşürür ve ağrıların daha da şiddetlenmesine neden olur. Bu durum tam bir ağrı kısır döngüsüdür. Kronik ağrı bir hastalık belirtisi değil, hastalığın ta kendisidir. Kronik ağrı, sadece hastayı değil, hastanın yakın çevresini de etkileyen ciddi bir sorundur.
Ağrılar
Ağrı polikliniğine başvuran hastaların en çok şikayetçi olduğu ağrılar şöyle sıralanabilir:
• Bel ve bacak ağrıları
• Boyun ağrıları
• Baş ağrıları
• Sırt ağrıları
• Omuz-kol ağrıları
• Yüz ağrıları-nevraljiler
• Damar tıkanıklığına bağlı ağrılar
• Kanser ağrıları
• Nedeni belirlenemeyen ağrılar
Tedavi Yöntemleri
Hekimlik mesleğinin ortaya çıkışından itibaren ağrının dindirilmesi hekimlerin temel amaçlarından biri olmuştur. Modern tıpta ağrı kesici ilaç kullanımı tedavide önemlidir. Ancak burada önemli olan nokta ağrı kesici ilaçların kontrolsüz ve düzensiz bir şekilde kullanılmaması ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen Ağrı Kesici Kullanım İlkelerine uyulmasıdır. Bu ilkeler ağrı kesicilerin kullanım yolunu, dozunu, ağrı kesici ilaca başlama zamanını, ilaç kullanımı sırasında karşılaşılabilecek yan etkilerle başa çıkma yollarını belirler. Ağrı kesici ilaçların etkili ve yeterli olmadığı durumlarda ise ağrının kaynağına göre fizik tedavi yöntemleri, cerrahi operasyonlar veya girişimsel ağrı tedavisi yöntemleri uygulanır. Bu noktada doğru yaklaşım hastaya en uygun tedavi yönteminin belirlenmesi ve hastanın doğru tedaviye ulaşmasının sağlanmasıdır.
Ağrı kliniklerinde ağrı tedavisi için kullanılan başlıca yöntemler ilaç tedavileri ve girişimsel ağrı tedavisi yöntemleridir. Minimal invaziv yöntemler olarak tanımlanan bu girişimler; tedavisi güç ağrılarda etkin bir şekilde ağrının kesilmesini sağlamaya yöneliktir. Bu yöntemlerin başlıcaları sinir blokajlarıdır. Vücutta çeşitli tipte sinir lifleri bulunur. Bazı sinirler kasların hareketinden sorumluyken bazıları duyulardan bazıları ise ağrı iletiminden sorumludur. Ağrı hekiminin ilgi alanı bu ağrı sinirleridir. Örneğin, yüzde çok şiddetli elektrik çakması tarzında ağrı şikayetiyle kendini gösteren trigeminal nevraljide trigeminal sinire uygulanan blok işlemleri ile ağrının uzun süreli olarak ortadan kalkması sağlanır. Benzer şekilde bel ve boyun kireçlenmesine bağlı ağrılarda kireçlenen eklemlerin sinirlerine uygulanan blokla ağrı giderilir. Toplumda sık görülen bel ve boyun fıtıklarında uygulanan çeşitli enjeksiyonlar veya omurlar arasındaki diske uygulanan yöntemlerle fıtığın gerilemesi ve ağrının ortadan kalkması sağlanabilir.
Bu girişimsel yöntemler yaklaşık 20-45 dakika sürer, lokal (bölgesel) anestezi altında ve hasta hafif uyutularak (sedasyon) uygulanır. Bu nedenle hastalar ağrı ya da başka bir rahatsızlık hissetmezler. Enfeksiyondan korunmak amacıyla tüm işlemler, steril ameliyathane koşullarında yapılır. Girişimsel ağrı tedavisinde uygulanan yöntemlerin tümü görüntüleme yöntemlerinin kılavuzluğunda gerçekleştirilir.
Girişimsel yöntemler konusunda genel bilgiler
• Girişimsel yöntemler adı verilen operasyon dışı ağrı tedavi yöntemleri genellikle iğne ya da iğne benzeri elektrotlar kullanılarak yapılır.
• İşlemler ameliyathane ortamında, sterilizasyon kurallarına uyularak gerçekleştirilir.
• Hastalara işlem sırasında rahatsızlık hissetmemeleri için sakinleştirici ve ağrı kesici ilaçlar verilir. Bu genel anestezi değildir. Çoğu kez hastanın bilinci açık olduğu halde işlem sonrasında işleme dair bir rahatsızlık hatırlamaz.
• Hastalar girişimler sırasında yaşamsal fonksiyonları (Kan basıncı, kalp atışları, kandaki oksijen oranı vs.) gösteren bir monitöre bağlanarak izlenirler.
• Tüm girişimler radyolojik görüntüleme yöntemi kullanılarak yani girişimin yapıldığı bölge görülerek uygulanır. Bu, hem işlemin başarısı açısından hem de yan etkilerin ortadan kaldırılması açısından çok gereklidir.
• Hastalar işlem sonrası gözlem altında tutulur.
Hastanemizde uygulanan girişimsel ağrı tedavisi yöntemleri
Epidural ve transforaminal enjeksiyon: Omurganın bel, boyun ve sırt bölümlerinden kaynaklanan fıtıklarda, fıtığın sinirlere bası oluşturarak ağrıya yol açtığı omurilik bölgesine çeşitli ilaçlar enjekte edilerek bası ortadan kaldırılıp ağrı tedavi edilir.
Radyofrekans termokoagülasyon: Yüksek frekanslı radyo dalgaları yardımıyla ısı oluşturularak ağrıyı ileten sinirlerin devre dışı bırakılması yöntemidir. Bu yöntemle ilgili özellikle vurgulanması gereken nokta, iletimi engellenen sinirlerin hareket sinirleri değil ağrıyı ileten duyu sinirleri olduğudur. Dolayısıyla, işlem sonrasında hastada herhangi bir hareket kısıtlanması oluşmaz, sadece ağrı ortadan kalkar. Nevraljiler (trigeminal sinir bloğu), zona ağrıları, kanser ağrıları, bel ve boyun eklemlerinin kireçlenmeleri (faset denervasyonu) kullanıldığı başlıca ağrılı hastalıklardır.
Epidural lizis:Bel veya boyun fıtığı ameliyatları sonrası ameliyat bölgesindeki sinirlerin çevresinde oluşan yapışıklıklar şiddetli ağrıya neden olabilir. Bu yapışıklıların oluşması cerrahın hatasına bağlı olmayıp tamamen hastanın bünyesi ile ilgilidir. Bu durumda omurga kanalına gitar teli inceliğinde özel bir sonda yerleştirilerek özel ilaçların verilerek oluşan yapışıklıkların ortadan kaldırılmasına çalışılır.
Sempatik bloklar: Sempatik sinir sistemi insan vücudundaki istemsiz fonksiyonları kontrol eden ve ağrı iletiminde önemli rol oynayan bir sistemdir. Sempatik sinir iletimi uygun şekilde kesildiğinde hastanın ağrısı ortadan kalkar, ancak diğer fonksiyonlarında istenmeyen bir değişiklik görülmez. Nöropatik ağrı adı verilen şiddetli ağrı tiplerinde ve kanser ağrısında çeşitli sempatik bloklar uygulanır.
Tetik nokta enjeksiyonu: Tetik noktalar kas dokusu içinde oluşan ve yayılan ağrıya neden olan bantlardır. Bu noktalar bulundukları bölgeye göre baş, boyun, omuz, sırt ve bel ağrılarına neden olurlar. Bu tip ağrılar bu tetik noktalara ilaç enjeksiyonu ile tedavi edilirler.