Kanser hem dünyada hem de ülkemizde sebebi bilinen ölümler sıralamasında kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci ölüm sebebidir. Erken teşhis edildiğinde tedavisi ve yaşam kalitesinin artırılabildiği kanser türleri göz önüne alındığında korunmanın önemi artmaktadır. Bu kapsamda erken teşhisin önemine vurgu yapmak amacıyla her yıl 1-7 Nisan arasında çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.
Dünyada her yıl 14 milyon kişinin yakalandığı ve 8,2 milyon kişinin ölümüne sebep olan kanser; yaş, cinsiyet, dil, din, ırk ayırımı yapmaksızın tüm insanları etkilemektedir. Kanserde benzer seyir devam ettiği takdirde, 2030 yılında 22 milyon yeni vaka ortaya çıkması beklenmektedir.
Erkeklerde en sık görülen türler; akciğer ve prostat kanseri iken, tütüne bağlı kanserler de önemini korumaya devam etmektedir. Kadınlarda en sık görülenler ise meme ve tiroid kanseridir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda bağırsak (kolorektal) kanseri üçüncü en sık görülen kanser türüdür. Çocukluk çağı kanserlerinde ise lösemi en sık görülen kanser türüdür. Ülkemizde son 5 yılın verileri değerlendirildiğinde; kanser sıklığında herhangi bir artış ya da azalış olmadığı söylenebilir. Türkiye’de görülmekte olan kanserin sıklığı Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika gibi gelişmişlik düzeyi yüksek olan ülkelere göre daha düşüktür.
Yaygın kanser türlerinin en az üçte biri daha sağlıklı bir beslenme biçiminin seçilmesi, tütün ürünlerinden uzak durulması, fiziksel aktivitenin arttırılması ve alkol kullanımının azaltılması ile önlenebilir. Ayrıca ultraviyole radyasyondan korunma, mesleksel ve çevresel olumsuz etkilerin önüne geçilmesi ile kanser yükü daha da azalacaktır.
Dünyada ve Türkiye’de kanserin önemli bir kısmı önlenebilen kanserlerdir. Özellikle ülke verilerimiz değerlendirildiğinde tütün ve obezite ile mücadele programımız kanser kontrolünün en önemli yapıtaşlarını oluşturmaktadır. Kanser tedavi üzerine yapılan yatırımlar ile değil, önleme ve erken teşhis üzerine yöneltilen eylem planları ile kontrol altına alınabilir. Bunlarla beraber alkol ile mücadele, fiziksel aktivitenin arttırılması, tuzun kısıtlı kullanılması, enfeksiyon ajanları ile mücadele de çok önemli unsurlardır.
Kanser kontrolünde en önemli yapıtaşı doğru, tam ve güvenilir veri olmasıdır. Dünya nüfusunun aktif kanser kayıtçılığı açısından sadece yüzde 8’i takip edilirken, ülkemizde bu oran yüzde 100’dür. 2014 yılından bu yana 81 ilimizde de aktif kanser kayıt merkezleri hizmet vermektedir.
Kanser türlerinin uyarılarını erken fark etmek, bulgularını araştırmak ve ileri tetkik için hastaların sevk edilmesi erken tanı şansını arttırmaktadır. Ülkemizde meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için toplumun kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun olarak tarama programları yürütülmektedir.
Toplum tabanlı kanser taramalarına yönelik, ülke genelinde Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) kurulmuş olup hâlihazırda ülkemizde 33’ü mobil olmak üzere 199 KETEM mevcuttur. Yeni KETEM’ler olabildiğince hastane dışında ulaşımı daha kolay Sağlıklı Yaşam Merkezi şeklinde planlanmaktadır.
Kanser taramaları uluslararası standartlarda yürütülmekte; rahim ağzı kanseri uluslararası kanser tarama rehberlerinde de yer alan HPV-DNA testi ile taranmaktadır. Smear ile tarama sonucu pozitif saptanan 100.000 olgudan sadece 4’ünde kanser tespit edilirken, şu an HPV testi pozitif olan 100.000 olguda 400 kanser öncülü lezyon ve 45 kanser yakalanmaktadır. Ayrıca tespit edilen kanser olgularının yüzde 90’dan fazlası 1. evre olup yılda yüzlerce kadının hayatı kurtulmaktadır
Bilimsel avantajının yanı sıra HPV DNA testleri merkezi laboratuvarlarda analiz edilerek sonuçlar en geç 10 iş günü içerisinde vatandaşımıza iletilmektedir. Tarama mamografileri de Avrupa Birliği standartlarında kurulmuş olan ulusal raporlama merkezinde değerlendirilmekte ve her iki tarama testinin de sonuçlarına vatandaşlarımız internetten ulaşabilmektedirler. Mamografi raporlama merkezinin kurulması sonrasında 1. Basamaktan 2. ve 3. Basamağa sevk oranları yüzde 70 ‘den yüzde 7’ye düşmüştür.